Dünyanın çoğu takımında oyun kurucu olabilecek bu adam Real Madrid’in önlibero mevkii ile girmiştir çoğumuzun hayatına. Avrupa kariyeri Tenerife ile başlamış olsa da, o zamanlar az biraz Trt ile İngilizleri izlemek mümkün olduğundan pek çoğumuz haberdar değildik kendisinden, taa ki Futbol Mundial ile paralel biçimde özel kanalların artması ve Avrupa Futbolu’na ufaktan ufaktan el atmalarıyla..
Redondo, Argentinos Juniors’da başlayan futbol hayatına, çoğu Arjantinli futbolcunun yaptığı gibi İspanya’da devam etmiş, Tenerife ile Real Madrid’i iki kez şampiyonluktan ettikten sonra Santiago Barnabeu’nun yeni fenomenleri arasında olacağını bilmeksizin Madrid’e imzayı atmıştır.
Real Madrid’in yıllarca yükünü çeken muhteşem omurganun ön tarafı artık Redondo’dur, arkasındaki diğer efsane Fernando Hierro ile beraber. Sollarında ise başka bir efsane vardır, Roberto Carlos. Bu kadar efsane ile beraber oynamanın doğal sonucu olarak 2 kez Şampiyonlar Ligi, 2 kez La Liga, 1 kez de Kıtalararası Kupa kazanma mutluluğunu yaşamıştır.
Klasik önlibero tarifinin aksine rahatlıkla peşpeşe 3-4 çalım atabilen, günümüzde “10 numara” geçinen futbolcuların tozunu alacak derecede pas verme yeteneği olanve zekası ile kıvraklığını birleştirip top çalarken dahi estetik olan bir adamdı Redondo. Redondo demişken unutulmaması gereken olay da herhalde Old Trafford’da Manu’nun defans oyuncusu Henning Berg’e attığı inanılmaz çalım ve ardından Raul ile gelen Real Madrid golüdür. Maçtan önce Sir Alex, “Pasaport görevlisi olsam Raul Gonzalez’i ülkeye sokmazdım” şeklinde açıklama yaparken maç sonrası yaptığı açıklama: “Bu adamın ayaklarında ne var, mıknatıs mı?” şeklinde Redondo’ya yönelik olmuştur.
1999–2000 yılında Uefa tarafından “En İyi Oyuncusu” payesi ile taçlandırılan Redondo, nedendir bilinmez 2000 yılında A.C. Milan’ın yolunu tutmuştur. 4 yıl kaldığı Milan’da 20 maça yakın ancak oynayabilmiştir zira sakatlıklar yakasını bir türlü bırakmamıştır.
Dolarların, Euroların, kur hesaplarının havada uçtuğu şu dönemde, hatırlatılması gereken bir şey de şu olsa gerek; Redondo, Milan’da yeteri kadar verimli olamadığı ve devamlı sakatlandığı için Milan’a imza attığında kendisine verilen ev ve arabayı iade etmek istemiştir..
Ferrarisini satan bilgelere selam olsun…
Redondo, Argentinos Juniors’da başlayan futbol hayatına, çoğu Arjantinli futbolcunun yaptığı gibi İspanya’da devam etmiş, Tenerife ile Real Madrid’i iki kez şampiyonluktan ettikten sonra Santiago Barnabeu’nun yeni fenomenleri arasında olacağını bilmeksizin Madrid’e imzayı atmıştır.
Real Madrid’in yıllarca yükünü çeken muhteşem omurganun ön tarafı artık Redondo’dur, arkasındaki diğer efsane Fernando Hierro ile beraber. Sollarında ise başka bir efsane vardır, Roberto Carlos. Bu kadar efsane ile beraber oynamanın doğal sonucu olarak 2 kez Şampiyonlar Ligi, 2 kez La Liga, 1 kez de Kıtalararası Kupa kazanma mutluluğunu yaşamıştır.
Klasik önlibero tarifinin aksine rahatlıkla peşpeşe 3-4 çalım atabilen, günümüzde “10 numara” geçinen futbolcuların tozunu alacak derecede pas verme yeteneği olanve zekası ile kıvraklığını birleştirip top çalarken dahi estetik olan bir adamdı Redondo. Redondo demişken unutulmaması gereken olay da herhalde Old Trafford’da Manu’nun defans oyuncusu Henning Berg’e attığı inanılmaz çalım ve ardından Raul ile gelen Real Madrid golüdür. Maçtan önce Sir Alex, “Pasaport görevlisi olsam Raul Gonzalez’i ülkeye sokmazdım” şeklinde açıklama yaparken maç sonrası yaptığı açıklama: “Bu adamın ayaklarında ne var, mıknatıs mı?” şeklinde Redondo’ya yönelik olmuştur.
1999–2000 yılında Uefa tarafından “En İyi Oyuncusu” payesi ile taçlandırılan Redondo, nedendir bilinmez 2000 yılında A.C. Milan’ın yolunu tutmuştur. 4 yıl kaldığı Milan’da 20 maça yakın ancak oynayabilmiştir zira sakatlıklar yakasını bir türlü bırakmamıştır.
Dolarların, Euroların, kur hesaplarının havada uçtuğu şu dönemde, hatırlatılması gereken bir şey de şu olsa gerek; Redondo, Milan’da yeteri kadar verimli olamadığı ve devamlı sakatlandığı için Milan’a imza attığında kendisine verilen ev ve arabayı iade etmek istemiştir..
Ferrarisini satan bilgelere selam olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder